Ahilik, kelime anlamı olarak Arapça “kardeşim” veya Türkçe “akı” (Divan’ül Lügat’it Türk’te) “cömert”, “eli açık” anlamında kullanılmaktadır.
Terim olarak, XVIII. yüzyıldan sonra bir esnaf-sanatkâr birliği hâline dönüşmüş olsa bile, XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu’da görülmeye başlayan, Anadolu’nun vatanlaşmasında ve Osmanlı Devleti’nin kurulmasında büyük rol oynayan dinî, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasî boyutları olan bir sistem olarak tarif edilebilir. Denilebilir ki ahilik, imanın amele dönüştüğü, Anadolu’nun vatanlaşmasını, Osmanlı’nın “cihan devleti” olmasını sağlayan dünyevi ve uhrevi bir sistemdir.
Ahiliğin başlangıçta bir esnaf teşkilatı olarak ortaya çıkmadığı, içlerinde kadıların, müderrislerin, devlet adamlarının, askeri görevlilerin de olduğu; ahilerin toplumun bütün kesimlerini kucakladığı bilinmektedir.
AHİ EVRAN KİMDİR?
Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran Veli, 1171 yılında İran’ın Batı Azerbaycan bölgesinde bulunan Hoy kasabasında doğdu.
Anadolu’da özellikle esnafa İslamiyet’i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için çalışmalar yapan Ahi Evran, Kayseri’de deri işleme atölyesi (debbağ) kurdu. Sanat sahibi kişiler tarafından çok sevilen Ahi Evran, o dönem Moğol istilasına karşı Kayseri’yi savunan Ahileri teşkilatlandırdı.
Bir dönem Konya ve Denizli’de yaşayan Ahi Evran, 1206 yılında o zamanki ismi “Gülşehri” olan Kırşehir’e göç ederek iş ve aş verdiği Türkmenlerin tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici olmaları için çalışmalar yaptı.
Ahi Evran, 32 çeşit esnafı teşkilatlandırarak zamanla Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnaflara yayılacak Ahilik sisteminin temellerini attı.
Ahi Evran, kesin olmamakla birlikte Moğollara karşı mücadele ederken 1261 yılında şehit edildi. Ahi pirinin türbesi, Kırşehir’de kendisinin yaptırdığı ve uzun yıllar zaviye olarak kullandığı, yüzyıllardır ayakta olan Ahi Evran Camisi içinde bulunuyor.