Bilim insanları araştırdı: Depremleri izleyerek “yaşamın kökeni” bulunabilir mi?

Bilim Dünyasında Büyük Keşif: Derin Biyosferdeki Yaşamın Sırları Açığa Çıktı

Geleneksel bilim, yüzeyden kilometrelerce aşağıda, güneş ışığından ve organik maddelerden yoksun bu alanlarda yaşamın var olamayacağını düşünüyordu. Ancak son yıllarda yapılan keşifler, Dünya’daki prokaryotların (çekirdeksiz mikroorganizmalar) yaklaşık yüzde 95’inin bu derin biyosferde yaşadığını ve bu canlıların, gezegenin toplam biyokütlesinin beşte birini oluşturduğunu gösteriyor.

Peki, bu mikroorganizmalar enerjiye erişemeyecekleri böylesine izole ortamlarda nasıl hayatta kalıyor?

Guangzhou Jeokimya Enstitüsü’nden Prof. Zhu Jianxi ve Prof. He Hongping ile Alberta Üniversitesi’nden Prof. Kurt Konhauser’in ortak çalışması, bu soruya yanıt veriyor. Bulgular, 19 Temmuz’da Science Advances dergisinde yayımlandı.

DEPREMLERLE ÇALIŞAN “DOĞAL BATARYA”

Araştırmaya göre, yer kabuğunda oluşan çatlaklar ve faylar, suyla temas ettiğinde kimyasal reaksiyonlar başlatarak hidrojen gazı ve reaktif oksijen türleri üretiyor. Bu maddeler, canlıların temel enerji kaynağı olan elektron akışını sağlıyor.

Ekip, laboratuvarda kuvars minerallerini kullanarak iki farklı kırılma tipi simüle etti:
Açılma kırığı, taşların aniden yarılarak suya yeni yüzeyler sunması ve sürünme kırığı olarak bilinen, kayaların yavaşça ezilip öğütülmesi yöntemi.

Bu süreçler sırasında hidrojen peroksit ve hidrojen gazı üretiliyor. Hidrojen peroksit, çözelti içindeki demiri oksitleyerek sürekli bir enerji döngüsü oluşturuyor. Bu döngü, demirin indirgenip yükseltgenmesi sayesinde canlılara enerji sağlayan bir yeraltı güç şebekesi gibi çalışıyor.

Prof. Zhu, “Bu kimyasal enerji üretimi, sadece derin yaşamı desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda gezegenimizin ilk oksijen ve hidrojen kaynaklarını da açıklayabilir” ifadelerini kullandı.

YAŞAMIN KÖKENİ İÇİN YENİ SENARYO

Derin yer altı, morötesi radyasyon ve göktaşı çarpmaları gibi yıkıcı yüzey olaylarından korunmuş bir sığınak olabilir. Bu da burayı, yaşamın kökeni ve evrimi için çok önemli bir alan haline getiriyor.

Ayrıca, orta büyüklükte bir deprem, radyoliz ya da serpentinizasyon gibi diğer kimyasal süreçlere kıyasla 100 bin kat daha fazla hidrojen üretebiliyor.

Prof. He, bu enerji üretim mekanizmasının yalnızca Dünya’ya özgü olmadığını vurgulayarak, “Aynı süreç Mars’ta ya da Satürn’ün uydusu Enceladus’ta da gerçekleşiyor olabilir” ifadelerini kullandı.

Özellikle kırık hatları boyunca hidrojen, metan ve demirin redoks değişimleri gibi sinyallerin tespiti, bu gezegenlerde aktif yer altı yaşamının varlığına işaret edebilir.

Related Posts

Alacak verecek kavgası kanlı bitti: Kuzenini araç içinde infaz etti

Elazığ’da bir taksici, alacak verecek meselesi nedeniyle çıkan kavgada kuzeni tarafından araç içerisinde silahla vurularak öldürüldü.

6 ilde operasyon: Hesaplarında 1 milyar liralık işlem hacmi varmış!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Nitelikli Dolandırıcılık, Bilişim Sistemine Girme ve Yasa Dışı Bahis” suçlarına yönelik düzenlenen operasyonlarda hesaplarında 1 milyar liralık işlem hacmi bulunan 44 şüphelinin yakalandığını açıkladı.

Şam’a dört koldan kuşatma: YPG, İsrail, Dürziler ve İran aynı anda saldırdı

Suriye’de istikrarsızlık isteyen güçler aynı anda harekete geçti. YPG’ye bağlı teröristler Cumartesi gecesi Münbiç’te füze saldırısı düzenledi. Sabah ise Dürzi gruplar Süveyda’da güvenlik güçlerine saldırdı. İsrail eş zamanlı İran’a bağlı hücreleri bahane edip operasyon düzenledi. İran destekli “Ebu Cihad” adlı milis de eski rejim yanlılarını harekete geçmeye çağırdı.

Trans Birey Cinayeti Şüphelisi Başını Kapatmış

Antalya’da trans birey Nida Nazlıer’in cinayetinde şüpheli, kimliğini gizlemek için başını örtüyle kapattı.

Adıyaman’da otomobil bisikletliye çarptı

Adıyaman’da otomobilin çarptığı bisikletli yaralandı.

Dışişleri’nden Mescid-i Aksa basınına tepki

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, bazı İsrailli bakanların İsrailli yerleşimci gruplarla Mescid-i Aksa baskın düzenlemesi kınandı.